Tuesday, October 04, 2005

HUZURLU KENT-ÜLKE: SİNGAPUR



HUZURLU KENT-ÜLKE:
SİNGAPUR




Yazı: Savaş ŞENEL:

Fotoğraflar: Sait TAŞÇI

Singapur’da kahve, neredeyse sürahi büyüklüğünde bir kupada gelir, içmelere doyamaz, ama bitiremezsiniz de.
Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’dan uzun bir araba yolculuğuyla Johur Baharu’a ve oradan da Johor Boğazını uzun bir köprüyle aşarak Singapur’a uzanmak, gezi meraklılarına tavsiye edilir. Malezya’nın ucunda, küçük bir şehir-devlet olan bu ülkenin sınırlarını ha deyince geçemeyebilirsiniz. Yanınızda getirdiğiniz, eşyalar bazen beklemenizi gerektirebilir. Polisler, gayet kibar insanlar, ters bir tavır görmezsiniz. Polisler arasında da Müslümanlar, Budistler, ve Hindular var. Beraber çalışıyorlar. Yabancı bir ülkeye gitmeden önce yasaları öğrenmekte yarar var. Bir problem çıkarsa, derdinizi sakin ve rahat bir tavırla anlatmalısınız.


Singapur, farklı gelecektir size de
Singapur, bir büyük ada ve ana adanın yakınında elli küçük adadan oluşuyor. İngiliz kolonisi oldukları dönemde, İngiltere, bu ülkeyi bir ticaret merkezi haline getirmiş. Singapur, güneydoğu Asya’nın en önemli limanı olma durumunda ve sadece 648 km kare. Ülke nüfusu 4, 608,595. İstanbul nüfusunun hemen hemen üçte biri ve nüfus yoğunluğu fazla. Nüfusun %75’i Çinli. Daha sonra Malezyalılar ve Hindistanlılar geliyor. Resmi diller, Çince, İngilizce, Malayca ve Tamilce. Bununla birlikte, İngilizce’nin, Singapur yönetim ve iş hayatının ortak dili. Singapor’da en yaygın dinler, Budizm, İslam, Hinduizm ve Hristiyanlık.



Işıklar içinde
Bu kent-ülkeye gece girdiğinizde, ışıklandırma dikkatinizi çeker. Arabada geçen uzun bir süreden sonra sınırda da biraz beklediyseniz, bir rüyadan başka bir rüyaya girer gibi girersiniz Singapur’a. İlk izlenim oldukça güzeldir. Işıklarla süslenmiş ülkeye gece vakti girmek çok hoş bir duygu. Kenti gecenin getirdiği sükunet içinde dolaşma keyfinden mahrum bırakmayın kendinizi. Sözgelimi, kaldığınız otelin tam karşısında bir Türk lokantası keşfedebilirsiniz.

Araba almak ne zormuş!

Singapur’da araba sahibi olmak zor. Yüzölçümü küçük olan bu şehir-devlette, araba almak istediğinizde sıraya giriyorsunuz. Birisi vefat ederse yada arabasını satmak isterse, sıra da size geldiyse araba alabiliyorsunuz. Bu durumda araba fiyatlarının pahalı olduğu tahmin edilebilir. Zira, sadece araba almıyor, önce araba sürme özgürlüğü alıyorsunuz.


Bir kahve içimi

HK ve Malezya’dan sonra Singapur fazla yabancı gelmiyor insana. Çünkü, oranları farklı olsa da üç ülkenin de nüfusu hemen hemen aynı etnik gruplardan oluşuyor. Singapur’da dolaşırken, yorulan ayaklarınızı dinlendirmek için bir kafede oturup, kahve sipariş ederseniz, kahve, muhtemelen neredeyse sürahi büyüklüğünde bir kupada gelir, içmelere doyamaz, ama bitiremeyebilirsiniz de. Singapur, belleğinizde o kahvenin tadıyla kalır.

Burada da sigara sağlığa zararlı

Singapur’da da yoğun bir sigara aleyhtarlığı hemen dikkat çekiyor. Sigara paketlerinin üzerinde, sigaranın yol açtığı sağlık problemlerini içeren itici resimler basılmıştı. Ayrıca, bir paketten fazla sigara taşımak yasalara aykırı. Uyuşturucu madde kapsamına sokmuşlar sigarayı sanki. Singapur’daki başka bir ilginç yasak ta, sakız çiğneme yasağı. Halka açık yerlerde sakız çiğnemek yasalara aykırı. Bu aralar, Amerika’nın pazarı genişletme amacıyla baskısı sebebiyle nedeniyle, tıbbi sebepler göstererek sakız çiğnenebiliyor.


Sentosa adasıSingapur’un başlıca turistik yerlerinden olan Sentosa adası bir gezi ve eğlence merkezi olarak organize edilmiş. Araba ya da otobüsle de gidebilirsiniz. Ama teleferik hoş bir seçim olabilir. Bayağı bir yüksekten giderken, teleferiğin durmasıyla zorunlu bir “tefekküre” dalabilirsiniz. Çünkü orada öylece, altınızda deniz, yaklaşık elli metre havada asılı durumda kalmışken size kimse yardım edemez. Bir yandan da gülersiniz. Zira, teleferiğin içinde, yanında “zor durumda kalınca basın” yazılı olan kırmızı bir düğme var. Fakat, nasıl yardım edecekler, bilemiyor insan. Teleferik tekrar hareket etmeye başlayınca tekrar “gaflete” ve gözleme dalarsınız. Adaya ulaşınca, akvaryumları dolaşabilirsiniz. Köpek balıkları ve daha başka kocaman balıklar üzerimizden uçak gibi geçip gider. Düzeni bozmak istemezseniz yada yorulursanız, yürüyen bantların üzerinde, akvaryumların önünden geçip balıkları ve diğer deniz canlılarını hayretle ‘temaşa’ edebilirsiniz.



Farklı bir dikkat uyarısı

Sentosa sahillerinde gezerken, ilginç bir tabela göreceksiniz: Kendinize güveniyorsanız yüzün, size yardımcı olacak bir güvenlik elemanımız yok. Bu açık sözlülük sizi şaşırtabilir. Bu tabelaya da aslında başka yerlerde ihtiyaç var. Özellikle, iş dünyasında da durum bu. Sentosa Adasında yağmura yakalanmak ve kendinizi adayı gezdiren trene atmak ta ayrı bir keyif. Yağmur kesilene kadar adayı bu küçük trende dolaşabilir ve değişik ülkelerden insanlardan insanlarla tanışabilir ve sonra da mailleşebilirsiniz.


Türkler, Singapur’da
Singapur’da bir Türk lokantası bulabilir ve memleket hasretini bir nebze giderebilirsiniz. Yabancı bir ülkede, bir dükkana girerken anadilinizle selam vermek ve anadilinizde karşılık almak çok heyecan verici. Singapur’da yada başka bir yabancı ülkede şehriye çorbası, pide ve ayrandan sonra çay içme keyfini yaşamak bir ayrıcalık. Çay her yerde vardı elbet ama Singapur’da, şöyle Türkçe sözlü pop müziği eşliğinde ince belli bardakta çay keyfini farklı bir duygu. Masanızda ince belli çay bardağı, loş bir bahçede, akşam vakti, Ajda Pekkan’ı, “kimler geldi kimler geçti” derken dinlemek çok farklı gelecektir size de. Her gün yaşadığımız ve kanıksadığımız şeyler, yabancı bir ülkede çok farklı bir anlam kazanıyor.



Sert yasalar, huzurlu ülke
Singapur yasalarının, dünyanın en sert yasalarından olma özelliğine sahip olduğu söyleniyor. Bununla birlikte, Singapur’un, dünyanın en emniyetli ülkesi olduğu da belirtilmekte. Demokrasinin, herkesin her istediği şeyi yapması anlamına gelmediğini görüyorsunuz bu kent-ülkede.

Uzak Doğu gezinizden size kalan pek çok şey olacaktır. Her yerde sınırların var olduğunu görmek mümkün. Honk Kong’ta da, Malezya’da da, Singapur’da da sınırlar var. Belki bir çoğumuz bu ülkelerde insanların sınırsız bir serbestliğe sahip olduğunu düşünüyor, ama gerçek böyle değil. Gençleri koruma çabası bu üç ülkede de göze çapıyor. Eğitime olağanüstü önem veriliyor. Özellikle, en azından, her şey ulu orta satılmıyor, yayımlanmıyor. İnsanların ruh ve beden sağlığına zarar vereceği düşünülen şeylere sınırlamalar getirilmiş.




Gelenek heryerde

Günlük hayatlarına dikkat ettiğinizde geleneğin ve geçmişin etkilerini görebiliyorsunuz. Sözgelimi, Malezya’daki İkiz Kuleler’de İslam Mimarisinin ve Hong Kong’ta da Çin mimarisinin özenle yansıtıldığını görebilirsiniz. Başka bir deyişle Malezya’daki gökdelenlerle Hong Kong’taki gökdelenler birbirinden farklı karakteristiklere sahip. Fakat bu günlerde, Batı kültürünün ve fast food’un girmesinin bu ülkeleri de yozlaşmaya doğru götürmekte olduğu söyleniyor.




Sindirim zorluğu

Bu ülkeleri dolaşırken, Türkiye’nin, her şeyin hızla ve kontrolsüz bir şekilde girdiği bir ülke olduğunu düşüneceksiniz. Ülkemizin, alternatifleri geliştirmeden bir çok şeyi bıraktığını ve kültürü ve disiplinini geliştirmeden bir çok yeni şeyi birden hazmetmek zorunda kaldığını daha çok hissediyorsunuz Singapur’da.

Başka ülkelerde dostlar edinmek zor değil. Her ülkede etkili ve geçerli olan tebessüm etmek, kibar olmak ve alınan her hizmet yada gördüğünüz küçük bir iyilik için bile teşekkür etmek ve yerel kültür ve inançlara saygılı olmak gibi konularda özen gösterdiğiniz takdirde, insanlarla tanışmak, anlaşmak çok kolay.

Özellikle, gençler, öğrenciler, eğitimciler için fiyatları uygun ve programlı yurt dışı gezileri organize edilmesi çok yararlı olacaktır. İngilizce, bir dünya dili olmuş durumda, ama Çince öğrenmenin ileriye hatta bugüne bakan yararları olduğu açık. Hong Kong, Malezya ve Singapur Türklerle daha aşina olmayı bekliyor. Kısaca: “Vatansever Türklere her yerde ihtiyaç var.”

-----------------------------------------------------------------------

Meraklıları için Singapur’la ilgili İngilizce bir site:
http://www.worldexecutive.com/cityguides/singapore/attractions.html
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Friday, September 02, 2005

GÜLERYÜZLÜ İNSANLARIN ÜLKESİ: MALEZYA

GÜLERYÜZLÜ İNSANLARIN
ÜLKESİ:
MALEZYA

Yazı: Savaş ŞENEL

Fotoğraflar: Sait TAŞÇI
Çay isteyince, küçük bir poşette gelebilir, size sormadan bolca şeker atabilirler, içerlemeyin, yudumlayın.

Güler yüzlü insanlar ülkesi
HK’dan sonra Malezya’ya, Budist bir ülkeden Müslümanların daha çok olduğu bir yere geçmek, farklı bir deneyimdir. Hava alanından, Kuala Lumpur’un merkezine, klimadan dolayı içi serin bir Mersedesle giderken kenti kaplayan yeşil dikkatinize çeker. Yeşil kadar bol olan bir şey de tebessüm. Gülümsemek için, yüz asmak için gerekenden daha az kasın gerektiğini fark etmişlerdi sanki! Kim bilir belki de okullarda öğretiliyordur!

Malezya’nın yüzölçümü 329,758 km kare. Nüfusu 23,092,940. Nüfusun %59’u Malayan, yani Malezya’nın yerlisi. %26’sı Çinli. %7’i ise Avustralyalılar, Endonezyalılar, Taylandlılar ve Avrupalılardan oluşuyor. Şimdiler de Türkler de var. Malezya halkının yarısından fazlası Müslüman. Çinlilerin çoğu Budist, Hindistanlı vatandaşlar da genellikle Hindu dininden.

Malezya, geçmişte Çinliler ve Malezyalılar arasında zaman zaman yaşanan sorunlara rağmen, bütün yurttaşlarının yaşam kalitesini olağanüstü bir şekilde yükseltmiş bir ülke. Özellikle, doğal kauçuk üretiminde dünya lideri durumunda. Ülkedeki yeşilliğin önemli bir bölümü kauçuk ağaçlarından oluşuyor. Yağmur mevsiminde sık sık yağmura yakalabilirsiniz. Öyle serin yağmurlar değil, ılık yağmurlardı bunlar. Oturup yağmuru seyretmek çok keyiflidir.

Kibar insanlar
Malezya insanı çok kibar. Bir şey sorduğunuzda yada söylediğinizde ilk tepki güzel ve sıcak bir tebessüm. Her yerde mağazalar, sayısız pazarlar var. İstediğiniz bir şey olduğunda şöyle bir açılmak yeterli. Mutlaka bir pazara rastlar ve ihtiyaçlarınızı giderirsiniz. Mağazalarda, genellikle her şeyin fiyatı etiketlerle belirtilmiştir. Başka bir deyişle, turistlere farklı bir “güzellik” yapılmayacağını bilmenin rahatlığıyla dolaşabilirsiniz.

Türkler her yerde!
KL’deki Türklerin açtığı bir okul var. Yasalara göre Malezyalılar, yabancıların açtığı okullara gidemiyor. Bundan dolayı Horizon School’da yabancı çocuklar okuyor.




Şehre yüksekten bakabilirsiniz

Yüksek binalar var ülkede. Tepe üzerine kurulu TV kulesi Menara’ya çıkıp şehri seyredebilirsiniz. İsteyenlere walkman veriliyor. Hem dolaşıyor hem de istediğiniz dildeki sunumu seçip istediğiniz kadar dinleyebiliyorsunuz. Gururlu bir rehberin emrinde süt dökmüş kedi gibi dolaşmak zorunda kalmıyorsunuz. Kuleden indiğinizde, dünyanın en uzun boylu ve aslında bir o kadar da iri yapılı olduğu söylenen iki kişiyle fotoğraf çektirebilirsiniz. Kilo kompleksinden bir an olsun kurtulabilirsiniz. (!)




Sorumlu yayıncılık

Reklamlar çok nezih. Bazı hassas duygularınızın kötüye kullanılmayacağından emin bir şekilde TV seyredebiliyorsunuz Malezya’da. TV’de yayınlanan filmlerden önce hangi yaş grubuna uygun olduğu belirtiliyor. ‘Müstehcenlik’ sadece görüntü olarak algılanmamış. İçinde entrika, aldatma v.s.nin bulunduğu filmler, açık saçık olmadıkları halde gece yarısından sonra ve “18 yaşındakiler için uygundur” uyarısıyla yayına veriliyor.



Şeffaf paralar
5 RM’lik banknotlarda, halk arasında 5 ringet deniyor, şeffaf kısımlar var. Hayata banknotların gerisinden de baksanız, bütün bütün kör olmadan, bu şeffaf yerlerden etrafı görebilirsiniz. Motorsikletler çok yaygın. İlk kez, kırmızı ışıkta bekleyen yaklaşık 20-30 motorsikleti görünce hepsini çete sanabilir, savunma pozisyonuna geçebilirsiniz. (!) Ama yeşil ışıkta hepsi başka yönlere gider ve siz de onların çete mensupları olmadıklarını anlarsınız! Pratik zeka ‘süper’. Motorsiklete binerken montlarını ters çevirip biniyorlar. Böylece rüzgara karşı önlem almış oluyorlar.

Şehri gece duyumsayın
Gece şehri daha iyi hissetmek düşüncesiyle dolaşmayı seviyorsanız, yolunuz sayıları fazla olmayan internet kafelerinden birine düşebilir. Maillerinizi okur, cevaplar yazarsınız. Çay isterseniz küçük bir poşette gelir, size sormadan bolca şeker atmışlardır, içerlemeyin, yudumlayın. Poşetin içinde pipet ve ucunda ip vardı. Bileğinize takabilir yada herhangi bir yere asabilirsiniz.

Yemekler farklı gelebilirYemekler “halal”dir ama damak zevkinize uygun olmayabilir. Sözgelimi bir Tayland lokantasına davet edilirseniz, varlık içinde yokluk çekebilirsiniz. Ev sahiplerinizi darıltmamak için çubuklarla yemek yermiş gibi yapın. Sizi ağırlayan kişi cömert ve anlayışlıysa, hiçbir yemeği bitirmediğinizi görünce, hiç değilse birer kaşık alın da açlığınız yatışsın diye lokanta da ne varsa sipariş verir. Malezya’da bazı lokantalar tabak yerine büyük yaprak parçalarında geliyor. Bir yapraktan üç dört servislik parça çıkıyor. Bu yaprak-tabakların yemeğin lezzetini arttırdığı söyleniyor.

Franchising neymiş meğer!
Kendinizi sık sık menüleri “halal” hazırlanmış Pizza Hut’a ve Kentuky Fried Chicken’a atabilirsiniz. Ecnebilerin “franchising” fikrini nasıl organize ettiklerini gördük. Kazan-kazan şeklindeki ortaklık ve organizasyon fikrinin bizde zayıf kaldığı söylenebilir.

Aynı koşuşturma

Otellerde, odalarda kıble işareti var. Her yerde yiyecek satan küçüklü büyüklü yerler göze çarpıyor. Yemekler ucuz. İnsanlar karı-koca çalıştıkları için, zamansızlıktan yemek yapamıyor ve fiyatlar makul olduğu için genellikle dışarıda yemek yiyorlar.

UlaşımUlaşım Hong Kong’ta olduğu gibi burada da kolay. KL’i (Kuala Lumpur) görmek isterseniz tek raylı trene biniyorsunuz ve kenti boydan boya görebiliyorsunuz. Tek raylı bu trenler, yüksekten geçtikleri için kenti yukardan seyredebiliyorsunuz. Ama bu trende üşütme ihtimaliniz var, zira klimalar çok serinletiyor trenin içini. Malezya’nın yerlileri arasında elle yemek çok yaygındı. Soslu pirinç pilavını bile sağ elle yiyor insanlar. İşin ilginç yanı, yemekten sonra sadece sağ ellerini yıkıyorlar.

Sakıncalı meyve

İlginç meyveler var. Özellikle Durian, kokulu bir meyve ve otellere sokulması yasak. Otel duvarlarında uyarı levhaları var. Zira, kabuğu çok ağır kokuyor ve rahatsız ediyor. Ama içi çok hoş. Çarşı pazar dolaşın Kuala Lumpur’u. Turistler için ucuz her şey. Bir gece dolaşırken bir direğin etrafında dönen birine rastlayabilirsiniz. Sizi görünce durur. Bir an için aradığını bulduğunu sanır belki de. Size biraz baktıktan sonra tekrar dönmeye başlayacaktır. Adamcağızın derdine derman olamadığınızı, arayışına son veremediğinizi düşünmeyin. Ne dönmesinin ne de durmasının sizle bir ilgisi yok.

Yaygın kültür: hoşgörü
Malezya’da Çinliler ve Hindular’da var. İnsanlar, çok hoşgörülü. Aynı şirkette, Müslümanlar, Hindular, Çinliler bir arada uyumla çalışıyor. Kiraladığınız arabanın şoförü Hindu olabilir. Ona hamburger ikram etmek iyi bir fikir olmayabilir. Teşekkür eder, ama ikramınızı almaz. “İnek eti yemem, zira ona tapıyorum” diyebilir gülümseyerek. Bu samimi bir tavırdır. Taptığına saygısı olduğunu, ağzında sakız etmek istemediğini gösterir.

Paranın insanileşme çabaları

Eğer bir şirketi ziyarete gidiyorsanız, bir doğum gününe rast gelebilirsiniz. Doğum günü kutlamasına katıldığınız kişi “Teşekkür ederim, ta Türkiye’den benim yaş günümü kutlamaya gelmişsiniz” diyebilir. Yanlış anladı sanıp düzeltmeye kalkmayın, şaka yapıyordur! İş dünyası ekonomik konulara insani bir yan kazandırmaya çalışırken, insan merkezli olduğu iddiasıyla ortaya çıkan oluşumların insandan uzaklaştığını hatırlayıp içlenebilirsiniz.

Güzel cami
Muar’da, KL’e yakın bir kasabada, büyük bir cami var, oraya gidin. Adı Vakıf Mescidi. Deniz kenarında ve içinde klima yok. Denizden esen serin esintiler eşliğinde ferah ferah dualar edersiniz. Malezya, size daha bir aşina gelir o camide. Muar’da bir sürü kitapçı olduğunu görünce sevinebilirsiniz. Ama çoğu, çizgi roman satar. Çizgi roman severler için tam bir cennet bu yer.

Malezya: güleç iklim

Malezya, gülümseyen insanlar memleketi. Çekinmeyin, çoluk çocuk hep birlikte gidin bu ülkeye. Siz de, herkesin bu ülkeyi görmesini isteyeceksiniz Malezya’yı. İslam dünyasının, bu güler yüzlü ve mahcup insanlar diyarından öğrenecek çok şeyi var.

Meraklısı için Malezya ile ilgili İngilizce bir site:
http://www.emporis.com/en/wm/co/?id=100098
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Saturday, August 27, 2005

HOŞ KOKULU LİMAN: HONG KONG


HOŞ KOKULU LİMAN:
HONG KONG
Yazı: Savaş ŞENEL

Fotoğraflar: Sait TAŞÇI

Hong Kong’ta suyu külahta verirler, şaşırabilirsiniz.




Ünlü şehir Hong Kong

235 adanın üzerinde kurulmuş olan HK’un kara alanı 1092 kilometrekare. 2003 yılı kayıtlarına göre 7,394,107 insanın yaşadığı ve nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğu HK’ta, nüfusun %98’ini Çinli Han Sülalesinin soyundan gelenler oluşturuyor. Çince ve İngilizce HK’un resmi dilleri. 1840 ve1997 yılları arasında, HK’un Çin’e devredilmesinden önce, gelecekteki belirsizlik insanları ürkütmüş. Sonradan bir kısmı geriye dönse de, iyi eğitimli ve varlıklı büyük bir nüfus HK’u terk edip Avustralya, Amerika, Kanada gibi ülkelere yerleşmiş.
Koşuşturmaca
Bura insanı da, günde 10-12 saat şirketlerinin hayallerini gerçekleştirmek için koşturmak zorunda. Sonra onların da “ben nerde hata yaptım’ diyerek ‘ev’deki sorunları çözmek için seminerlere gittiklerini düşünüyor insan. Vapur iskelesinde “Keep walking” yani “Yürümeye devam edin” yazıyor tabelalarda. Dünyanın bir çok yerindeki “Bekle, biraz daha bekle” kültürüne tersti bu durum. Yine bir çok yerde “Dikkat: Kaygan Zemin” tabelasını görebilirsiniz. Aslında bu tabelaya ülkemizde de ihtiyaç var. Şirketlere, kurumlara, üniversitelere ve iktidar partisinin hükümet ettiği binalara bu tabeladan ‘mebzul’ miktarda asılmalı.

Hareketli Besinler
İnsanlar hareket halinde olunca yemekler de harekete geçiyor. Bazı kafelerde masaların ortasında dönen bir düzenek var, yiyecekler önünüzden geçiyor. Siz, gündüz maişet peşinden koşuyorsunuz, dinlenirken de onlar sizin önünüzden geçiyor. Akşamları, ülkece TV seyretme rekorumuzu tazelerken yemeklerin, meyvelerin önümüzden geçmesi iyi bir fikir gibi geliyor. Gerçi uzun reklam araları sırasında bu ihtiyaçlar giderilebilir, ama reklamları da en diziler kadar sevenler olabilir.


Kalabalık ama düzenli
Kalabalık bir kent olmanın “berbatlaşma” sebebi olmadığı HK’ta, belediye bir çok şeyi düzenlemiş. İnsanlar sıraya giriyor, sakince bekliyor. Siz kazara birine çarpsanız bile, o dönüp “af edersiniz” diyor. Olayın başka boyutlarını araştırıp, çocukluğunuza inip, hangi kötü kasıtla bunu yaptığınızı tahlil etmiyor. Bu “ecnebi” memleketinde kavga çıkarmanın gerçekten zor olduğu hemen fark ediliyor.



İlgililer uyuyor mu?Bu şehirde, tabelalar çok dikkat çekiyor. İstanbul esnafı kıskançlıktan çatlayabilir. (!) Bir caddenin üzerinde, caddeyi boydan boya zafer takı gibi geçen devasa tabelalar görebilirsiniz.

İnsana ulaşma çabası
H.K’ta , tüketiciye doğrudan ulaşma çabası var. Yollarda iyi giyimli ve size gülümseyerek el ilanı vermeye çalışan bir çok sempatik insana rastlayabilirsiniz. İnsanların, ‘mesajdan’ önce ‘elçiye’ baktığını anlamışlar. Onca reklam içinde boğulan ürünlerini, sizin için farklı kılmaya, sizin gündeminize sokmaya çalışıyorlar. İstemiyorsanız “Hayır, teşekkür ederim” demeniz yeterli. Ama bir eğitimciyseniz, el ilanlarını dağıtanların çoğunu öğrenciye benzettiğiniz için, onlara moral vermek amacıyla yada emeğe saygı düşüncesiyle, Çince el ilanlarını bile alabilirsiniz. Yalnız, Çinli olmayanlar, diğer milletlerden olan elemanlar, sizi ikna etmek için otelinize kadar takip edebilirler. (!)



Toza hasret kalırsınız
Onarım yapılan kocaman ve güzelce giydirilmiş binalar görebilirsiniz. İçinden acayip sesler gelebiliyor ama toz gelmiyor. Bu durum yoldan geçen insanları şımartıyor(!). Yolda yapılan çalışmalarda, sözgelimi kazı yapan aletin ucu bezlerle sarılıyor ve toz kaldırması engelleniyor. Ayrıca bir işçi de sürekli olarak kazı yapılan yeri suluyor, böylece toz kalkmıyor. Çözüm odaklı olmanın getirdiği bir yöntem.





Pilav Kokan Şehir
Honk Kong, “Güzel Kokulu Liman” anlamına geliyor. Aslında “Pilav Kokulu Liman” da HK’u tanımlayabilir. Bir çok sokak, deniz ürünü ve haşlanmış pirinç kokuyor. Pilav onlar için zaten ekmek işlevi görüyor. Ekmek için ayrıca ve sık sık talepte bulunmanız gerekebilir.


Che Guevera ve Noel Baba

Yeni yıla yakın bir dönemde gittiyseniz HK’a her yerde “Noel Baba” imajını görürsünüz. Che Guevera’dan sonra en çok Noel Baba’ya acıyor insan. İkisi de reklam sektörünün oyuncakları olmuşlar. Asıl renginin yeşil olduğunu yine reklamlardan öğrendiğimiz yaşlı başlı adamın, çocuksu davranışlara itilmesi sizi de üzebilir. (!)



Türk bayanlara adres sormayın (!)
İletişim çok ucuz, insanlar çalışmadıkları zaman cep telefonlarından iletişim kuruyorlar. Yoldan geçen birine adres sormak istediğinizde beklemeniz gerekebilir. Zira cep telefonuyla konuşmayan birine rastlamanız biraz zaman alıyor. Türk bayanlara rastlar ve adres sormak gafletinde bulunursanız, ‘dayak atacakları’ hissine kapılabilirsiniz. ‘Bir kısım’ Türk erkeğinin tavır sorunu, ‘ecnebi’ memleketinde de sizi karşılıksız bırakmayabilir.

Kim demiş ‘yemek yerken telefonla konuşmak kabalıktır’ diye
Bu şehirde, yemek yerken telefonla konuşmanın adab-ı muaşeretle ilgili bir ‘sorunsal’ değil, sadece ekonomik bir konu olduğu sonucuna varabilirsiniz. Bir kafede, gayet şık bir bayanın tabağındaki makarnayı afiyetle yerken uzun bir telefon sohbeti yaptığını görebilirsiniz. Demek ki telefon ücretleri ucuzlayınca, adab-ı muaşeret kuralları da değişiyor.

Mağaza tezgahtarlarına dikkat:
Bu alışveriş cennetinde, tezgahtarların ilginç stratejileri var. Ellerinde yoksa bile, istediğiniz ürünün geleceğini söyleyip sizi bekletiyorlar. Bu arada da size mağazadaki değişik elemanlar yanaşıp, ellerinde olan başka bir ürünü almanızı sağlamaya çalışıyorlar. Başarıyla icra ettiğiniz ‘soğuk savaşın’ sonunda kendi istediğinizi alamazsanız bile, onların istediğini de almadan mağazadan ayrılabilirsiniz. Kendi dillerince bir şeyler söyleyebilirler, ama anlayamadığınız için kolayca affedebilirsiniz. (!)

Bir mağazada su istediğinizde, suyu külahta verirler, şaşırabilirsiniz. ‘Meğer külahta sadece leblebi yenmiyormuş’ diye düşünürsünüz. Külahlar miniciktir. Onlara göre hazırlanmış. Kabalık etmemiş olmak için, ikinci külahtan sonra su istemezsiniz. Minicik külahlarda gelen su, memleket hasretinden doğan ateşi söndürmenize yetmez.


Kebap yok ama

Yaygın ortak dünya kültürü de sizi kısa süreli gezilerde gurbet duygusundan koruyor. İnsan kebapsız, ekmeksiz de yaşıyor. Sadece, daha çok mesafe almamız gerektiğini anlıyor insan. Osmanlı’nın mirasını anlatmak yerine yaşamamız gerektiğini tekrar fark edersiniz. İnsanlar okuyorlar. Bilgi gerektiren hedefleri olduğu hemen anlaşılıyor.

Sigara sağlığa zararlıymışİslam ülkelerinin sahip çıktığı sigara tüketiminin ecnebi memleketinde gittikçe azaldığını görmek, içinizi acıtacaktır. Burada yoğun bir sigara aleyhtarlığı var. Tiryakilere karşı bir kabalık yada dışlama yok elbette, ama tiryakilerin alanları daraltılmış. Otel lobileri yada barlar dışında kapalı alanlarda sigara içebilmek nadirattan.


Haşlanmayı beklemek
Bazı lokantalarda, yengeçler camekanlara dizilmiş öylece size bakıyorlar. Hayvanlar, canlı ama bağlı oldukları için kımıldayamıyor. Birisi sipariş verirse canlı canlı sıcak suya atılıyor ve haşlanıyorlar. Oynayan gözleriyle onlar da sizi seyrediyor camekandan. Hayvanların ‘istikbal duygusu’ olmamasına şükrediyor insan. Aksi halde her an haşlanarak ölmeyi beklemek ne kadar zor olurdu kimbilir?

Tanıdık mekanlar

Hong Kong’ta, Nathan Road’da büyük bir cami var. Gurbette tanıdık bir mekana gitmek insanı rahatlatıyor. Şu kadarı söylenebilir: HK kültürüne aşina ve gettolaşmaktan kaçınıp şehre karışacak, şehirle tanışacak bir yaklaşıma büyük ihtiyaç var.


Sevimli insanlar
Honky’ler (Honk Kong’lu anlamına geliyor), onlarla ortak noktalarda buluşup yavaşça genişleyecek samimi bir mesaja sıcak bakacaklardır. Bu açıdan Türkiye’ye çok iş düştüğünü tekrar fark ediyor insan. Mutlaka güzel çalışmalar var. Ancak kısıtlı zaman içinde bunları araştırmak mümkün olmadı.

HK, güzel memleket, hepsi okumuş çocuklar (!). Herkes Bruce Lee’ye benziyor bir yerinden, Biraz da Jackie Chan’a. Henüz fast food’a alışmadıkları için tenleri ışıldayan bu zarif insanların da bazı değerlerle zenginleşmelerini istiyor insan. Herkes gibi, onların da bu zenginliğe ihtiyaçları var.

Meraklısı için, Hong Kong hakkında İngilizce bir site:

http://www.worldexecutive.com/cityguides/hong_kong/attractions.html


-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------