Saturday, August 23, 2008


YURT DIŞINDA EDİNDİĞİM BAZI DENEYİMLER VE BUNLARDAN ÇIKAN BAZI İP UÇLARI

Yaptığımız her şeyden sorumluyuz. Bundan kaçamayız. Bunu yurt dışında daha çok hissediyorum. Mutlak anlamda özgür değiliz. Aksine beni bağlayan şeyler olması, hayatıma anlam katıyor. Madem ki yurt dışında bile mutlak anlamda özgür değiliz, nelere dikkat etmemiz gerektiği hakkında hem kendi deneyimlerimden hem de başka insanları takip ederek öğrendiğim bazı ip uçları vermeye çalışacağım.

İster toplantılara isterseniz toplantılara katılın, bu tür yerlere sadece siz gitmiyorsunuz, kimliğiniz de gidiyor. Ne yaparsanız yapın, yaptığınız her şey ülkenize mal edilebilir diye düşünüyorum. Bu bağlamda bir tek insanın bile benim yüzümden ülkeme ve geleneklerime karşı kırgınlık yaşamasını istemiyorum. Abartmadan, nazik ve anlayışlı olmaya çalışıyorum. Hoşumuza gitmeyen şeyleri nazik bir dille reddediyorum. Bir tercüman olarak ta çok dikkatli olmam gerekiyor.

Sözgelimi, etrafımdaki insanlar Türkçe bilmiyorlar diye normal şartlarda söylemeyeceğim şeyleri söylemem. Çevirmenliğini yaptığım insanlara da bunu önermem. Çünkü beden dilimiz, bizi hemen ele verecektir, bunu farkındayım. Şunu unutmayınız, insanlar sahtekarlığın ve yapaylığın kokusunu her zaman alıyorlar. İletişim kurmak için tek aracın dil olduğunu düşünmek büyük bir yanlış olur. Eliniz, ayağınız, bedeniniz aleyhinize tanıklık edebilir. En iyisi dürüst ve içten olmaktır. Bu, her şeyi söyleyelim, her şeyi ortaya dökelim anlamına gelmez. Sadece samimi olmamız gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum.

Özellikle yurt dışında kendimi ve etki alanımı küçük görmem. Benim yüzümden bir insanın ülkeme kırgın olması ya da benim sayemde ülkeme sempati beslemesi azımsadığım bir şey değildir. Ev sahibinin hoşuna gitsin diye her şeyi kabul etmediğim gibi bunu belirtirken kibar bir dil seçerim. Ama sebeplerini açıklarım. Hoşuma gitsin gitmesin, iyi niyetle yapılan her teklife teşekkür ederim. Çünkü karşımdaki iyi niyetlidir ve kendince bana iyilik yapmak istemektedir. Sıra dışı bir kabalık v.s. yapılmadığı sürece sert tepki vermem.

Yanıma Türkiye hakkında dergiler alırım. Tanıştığım insanlara bu yayınları vermeye çalışırım. Bu çabam, her zaman takdir görür. Ülkesini seven insanlar, her yerde saygı duyulur, takdir edilirler. Sohbet konuları açılır. Ayrıca ülkemde yapmadığım şeyleri, yabancı ülkelerde de yapmam. Bu iç bütünlüğüme zarar verecektir. Aynı zamanda diğer insanlar bunu hissederlerse, ister istemez size karşı negatif duygular besleyecekledir.

Çocuklara, bayanlara karşı özellikle dikkatli davranmaya çalışırım. Bu çok önemli bir noktadır. İnsanlar, çocuklarına ve eşlerine karşı dikkatli ve düşünceli davranan insanlara karşı saygı duyuyorlar. Tabi ki bu dikkat ve ilginiz, ülke geleneklerine uygun olmalıdır.

Nerede olursak olalım, diğer insanları öne çıkarmaya çalışırım. Asıl kişi ben değilimdir, diğer insanların önemli hissetmesi önceliğimdir. Bana bakarak konuşan insanların dilini anlamasam bile onların yüzüne bakar ve dinleyerek kafamı sallarım. Bu konuşan kişiye saygının ifadesidir. O da onun sözlerini tam olarak anlamadığımı bilir, ama ona saygı duyduğumu anlar. Daha sonra da bu konuşmayı tercüme eden kişiyi de aynı şekilde dinlerim. Ben konuşacaksam, genellikle tercüme yapan kişiye değil, hitap ettiğim kişiye bakarak konuşurum. Onun sözlerimi anlamadığını bilirim, ama onunla konuştuğumu hissetmesine, duygularımı anlamasına yardımcı olmaya çalışırım. Fakat üzerinde konuştuğumuz şey çok ayrıntılıysa ya da teknik bir konuysa, konuşurken daha çok çevirmene bakarım.

Ben, öncelikle insanım. Ne yaparsam yapayım ait olduğum bir ülke var. Bunu bazen göz ardı etsem, zaman zaman unutsam da, başkaları unutmuyor, bunu farkındayım.
-----------
www.savassenel.com
-----------
Yorumlarınız için:
savassenel@yahoo.com
MSN: savassenel@hotmail.com

TURİST OLMANIN PÜF NOKTALARI

Yabancı ülkelerde yolculuk etmenin bazı ilkelerini keşfettim. Bunların bazıları elbette bizim ülkemiz için de geçerli. Sizlere yararı olur düşüncesiyle bir kaçından söz edeyim.

Bir ülkeye gitmeden önce otel rezervasyonunu yapın ya da bir tanıdığınıza yaptırın. Nasıl bir semtte ve nasıl bir otelde kalmak istediğinize karar verin. Otel rezervasyonu yapmadan gitmek durumunda kalırsanız elinizde bagajlarla otel otel dolaşmayın. Çünkü size muhtemelen normalden yüksek bir fiyat söyleyeceklerdir. Otelin birine eşyalarınızı bırakabilir ve başka otellere elinizde hafif eşyalarla gidebilirsiniz. Böylece pazarlık yapma şansınız olacaktır. İlk günü pahalı bir otelde geçirmek durumunda kalsanız bile ertesi gün dolaşın ve başka bir otel bulun ve hemen taşının.

Odanızı kaç gün tutmak istediğinizi netleştirin ve iyice belirtin. Siz beş gün kalmak isterken, üçüncü gün sizi kapıya koyabilirler. Siz de yeniden otel aramak zorunda kalabilirsiniz. Kaç gün kalmak istediğiniz konusunda iyi anlaşın.

Gitmek istediğiniz ülke hakkında biraz okumakta ve plan yapmakta yarar var. Böylece neler yapmak istediğinizi biraz daha farkında olur ve sonradan kaçırdığınız şeyler için hayıflanmazsınız. Sözgelimi, sizce çok önemli bir binanın ya da kurumun yanında her gün geçebilir ama bunu ülkenize geri döndükten sonra farkına varabilirsiniz.

Başka bir ülkeye gitmeden önce kur farkı ve fiyatlar hakkında aşağı yukarı bir bilgi edinin. Para birimini iyi tanıyın. Yabancı bir parayı harcarken insan dikkatli olamayabiliyor. Farkındalık içinde olun. Sözgelimi Çin’in para birimiyle Hong Kong para biriminin, Türk Lirası olarak karşılık değeri neredeyse aynıdır. Ama Hong Kong’ta hayat Çin’den daha pahalıdır. Kur değeri aynı diye iki ülkede de maliyetin aynı olduğunu düşünmeyin.

Üzerinde fiyatı yazan şeyleri satın alın. Üzerinde fiyat yoksa, muhtemelen turistlere uygulanan abartılı bir fiyatla karşılaşacaksınız. Fiyatların yazılı olmadığı yerlerde kesinlikle pazarlık edin. Utanmayın, sıkılmayın. Acı gerçeği açıklayayım: tüketici her zaman bir kıskacın içinde. Turistseniz durum daha da vahim, unutmayın.

Pazara gittiyseniz ve fiyatlar belli değilse, pazarlık yapın. Verilen fiyatın dörtte biriyle başlayabilirsiniz. Utanmayın. Acı gerçek şu ki almak istediğiniz ürünün gerçek değeri zaten odur. Yabancı olduğunuz için birazcık daha yüksek bir fiyat vereceksiniz. Bundan kaçamazsınız.

Anlamadığınız her şeyi sorun. Anlayana kadar zorlayın. Bunu yapmazsanız zararlı çıkarsınız. Sözgelimi, uçak biletinizi bir gün sonraya ya da bir gün önceye almak istiyorsunuz. Bunun iki kişi için ne kadar masrafı olduğunu sorduğunuzda size tek kişilik fiyat söylerler. Siz, tekrar verilen fiyatın iki kişi için ne kadar olduğunu sorun. Tam fiyat alın. Ücretsiz olduğu hissi verilen hizmetlerin bedava olup olmadığını yeniden sorun. Çünkü tüketicinin algısıyla ilgili zaafların çok iyi kullanıldığından kesinlikle eminim ve siz de bunu farkında olmalısınız.

Bir mağazaya girdiniz ve bir şey satın almak istediniz. Hong Kong’ta şöyle bir teknik uygulanır: Size almak istediğiniz şeyin biraz sonra geleceği söylenir ve siz beklerken başka bir ürün almanız için sizinle konuşulur. Siz inatla beklerseniz, büyük ihtimalle beklediğiniz gelmez.

Özellikle Çin’e gidiyorsanız yanınıza yiyecek alın ya da Türk/ Müslüman lokantalarının yerlerini öğrenin. Dini açıdan düşünüyorsanız bu şart. Fakat Müslüman da olsalar, sonuçta yabancı bir mutfakla karşı karşıyasınız, şaşırmayın. Yok kilo vermek istiyorsanız, daha çok meyve ve sebze tüketebilirsiniz.

Yabancı bir ülkede Türkiye’de yapılabilecek şeyleri yapmayınız. Gerçi ben Türkiye’de yazabileceğim halde yabancı ülkelerde yazmayı severim. Daha çok ilham verici ve keyiflidir. Bu bağlamda yazarlık başka bir konu. Ama siz orada, o ülkeye has şeyleri, (kendi iç bütünlüğünüze zarar vermeden) yapın. Çok az uyuyup çok dolaşın, çok görün derim.

------------
Hong Kong
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

SİZE BU KEZ ÇİN'DEN YAZIYORUM

Yabancı ülkelere gittiğimde, o farklı atmosfer içinde yazmayı severim. Bilgisayar dünyasını göz önüne alınca “emektar” diyebileceğim bilgisayarımı yanıma alır ve bir kafe bulurum. Otel odalarında yazamam. Yazdığım mekanda internet bağlantısı olmamalı, mailler, mesajlar dikkatimi dağıtmamalıdır. Ofisimde yazma olanağım yoksa, yurt dışındaysam otel odası yerine insanların arasında olmak isterim. Etrafımda başka dilden konuşan insanları duymalı, sokaktan gelip geçenleri görmeliyim. Bir keresinde Berlin Tegel havaalanında gündüz dört saat boyunca yazmıştım, o da keyifliydi, ama yazmak için vakit özellikle gece olmalı. İçecek olarak tercihim, öncelikli olarak çaydır. Yoksa kahve ya da buna benzer bir içecek alırım.

Yabancı ülkelerde yazmak benim hayallerimden biriydi ve bu aralar bu hayalimi sık sık gerçeğe dönüştürebiliyorum. Şu anda da yine yabancı bir kentteyim. Çin hükümetinin Hong Kong’a bir alternatif olarak ortaya çıkardığı “yıldız” olan Schenzen’deyim. Kocaman binaların arasında yürüdükten sonra bir kafe keşfettim. Saat 01.40. Ülkemdeyse şu anda saat 19.30. Çevreyi bilmiyorsam, otele yakın yerleri tercih ederim. Şu anda da otele yakın bir kafedeyim.

İnsanlar, yabancılara alışık değillerse önce bir bakarlar sonra da buyur ederler. Fiyatlara bakar ondan sonra sipariş veririm. Fiyatları belli olan şeyleri alırım. Dillerini bilmesem de tebessüm ve nezaket her şeyi halleder. Gittiğim yabancı şehirlerde kötü bir muameleye rastlamadım. Pekin havaalanında üç şişe suya 45 RMB/ yuan yaklaşık 7,5 YTL verişim bu konuda bir istisna. (Normalde bir şişe su 500 Krş civarındadır.) Uçaktan inmiştim, dalgındım, masumdum. (!) Durumu anlayınca da çok geç olmuştu. Tabi ki nereye gittiğiniz çok önemli.

İş amaçlı dolaştığımız ve meşgul olduğumuz için müzelere ve tarihi yerlere sık sık gidemiyorum. Bunu tamamiyle turist olarak geleceğim daha ileri bir tarihe erteliyorum. Bununla birlikte sürekli etrafı gözlemlemeye ve farkları görmeye çalışıyorum. Ortak yanları bulmaya da çalışmam. Birbirimize benzemek zorunda olmadığımızı düşünürüm. Ama her yerde geçim derdi, çok çalışıp az kazanan ve az ama akıllıca çalışıp çok kazanan insanlar vardır. Bu durum, her yerde aynıdır. Elbette kazanç biraz da nasip işidir. Ama “akıllı çalışma” konusu üzerinde düşünmeli derim.

Anlaşılan burası sabaha kadar açık. Şu anda kafenin önündeki sokakta kimsecikler yok. İnsanlar çoktan evlerine gitmiş durumda. Kafede birkaç kişi var sadece. Ama ben turist olmanın avantajını kullanıyorum ve gecenin havası içinde yazıyorum. Yazılarımı derliyor toparlıyorum. Bu arada zihnimde ne kadar çok şey biriktiğini anlıyorum. Bilgisayarımın pili dolu ve masanın yanında elektrik prizi de var. İnsan daha ne ister!

Çin yemeklerini tatmaktan ve içinde ne olduğunu anlamaya ya da nasıl bir pişme sürecinden sonra o hale geldiklerini kavramaya çalışmaktan yorgun düşmüş durumdayım. Dolayısıyla şu anda midemi boş tutuyorum ve otele gidince bol bol meyve yiyeceğim.

Uçağa binmeden önceki hafta çok yoğun geçmişti. Rahat yolculuk edebilmek için işlerimi bitirmek ve çevirdiğim bir kitabı da bitirip yayınevine verebilmek için birkaç gece uykusuz kalmıştım. Ne iyi etmişim de işlerimi bitirmişim. Ödenmesi gereken faturaları önceden ödedim ve yola çıktım. Ne iyi yapmışım! Şu anda bulunduğum Schenzen kentini ve ondan önce uğradığımız diğer kentleri daha iyi duyumsamak, hissetmek mümkün oldu böylece.

Başka ülkeler görmek güzel, siz de bunu yapın! Schenzen’e çay ya da kahve içmeye beklerim.

------------
Schenzen------------
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------


YABANCI ÜLKELERDE NELER YAPILABİLİR YA DA YAPILIR?

İnsanlar, çeşitli sebeplerle yabancı ülkelere gitmektedirler. Yaşadığınız yerden çok uzaklarda, yurt dışında olmanın insanlar üzerindeki etkileri çeşitlidir. Bu süre geçici de olsa, kalıcı etkileri olabilir.

Bazı insanlar yurt dışına çıktıklarında kalabalık içinde kaybolurlar. Kimsenin onları tanımadığı yerlerde, her zaman yapmadıkları şeyleri yaparlar. Sanki ilkeleri yereldir ve bu yüzden başka bir bölgede çökerler. Aslında ilkelerde suç yoktur. Yeterince içselleştirilmedikleri için, darbe alırlar, kurban edilirler.

Bazı insanlar da, yurt dışında, ilkelerine daha da çok bağlanırlar. Sözgelimi alkolün çok tüketildiği bir ülkede, bu tüketimden dolayı ortaya çıkan kötü sonuçları görürler. Bu kötü şeyden daha çok uzaklaşırlar. Kumardan tiksinirler, çünkü kumarın bitirdiği hayatları gözleme imkanı bulurlar. Aslında herkes aynı şeyleri görmektedir. Fakat bakış açıları ve aradıkları farklıdır. Tanrıdan uzak yaşanan, keyifli görünen bir hayatın içerden yıprandığını fark etmek mümkündür. Fakat, geçici bir süre o hayata dalmak ta mümkündür.

Peki ben ne yaparım? Büyük insanlık tablosu içinde kaybolmamaya çalışırım. Hayatımı anlamlandıran ilkeler, oralarda bana daha da anlamlı gelir. Bir Türk insanı olarak, daha da dikkatli davranmaya çalışırım. Tanışma fırsatı bulduğum her insana ülkemden söz etme fırsatı kollarım. Onlara önemsediğim konularla ilgili kitaplar ya da çeşitli dokumanlar vermeye çalışırım. Verdiğim şey, bazen Türk müziği içeren bir kaset ya da CD olur. Benimle tanışan bir insanın Türkiye hakkında sağlıklı fikirler edinmesini isterim.

Gurbette Türklerle tanışırsam, onlarla dertleşirim. Türkiye’den, İstanbul’dan, Üsküdar’dan söz açarım. Onların bulunduğu yerdeki Türk okullarından, Türklerin yaptığı çalışmalardan söz ederim. Gurbetteki hemşerilerimin memleketlerine duydukları özlemi bir parça olsun hafifletmeye çalışırım.

Oralarda eğitim için bulunan ya da Türk okullarında çalışan insanlarla tanışırım. Sohbet eder, dertleşirim.

Bulunduğum ülkede, yakın yerlerdeki tarihi eserleri, önemli yerleri ziyaret ederim. Gündüzleri, iş görüşmeleri yaptığımız için bu konuda çok zamanım olmaz. Daha çok kaldığımız otele yakın yerleri ziyaret eder, fotoğraflar çekerim.

Sonra internet üzerinden dostlarımla yazışırım. En çok hoşuma giden sohbetlerse, ben gurbetteyken yine gurbette olan dostlarımla ya da öğrencilerimle sohbet etmektir. Sözgelimi, Şangay’dayken Amerika’daki bir öğrencimle yazışmak, ya da Malezya’dayken Avusturya’daki bir dostumla sohbet etmek benim için çok keyiflidir.

Sonra en çok hoşuma giden de, boş kaldığım her yerde, havaalanlarında ya da nezih kafelerde bilgisayarımı açıp yazmaktır. Yabancı bir ülkede, bazen türkü bazen o ülkeye ait bir müziği dinlerken yazmak çok hoşuma gider. Sabaha kadar açık kafeler tercihimdir. Çayımı söylerim ve yazmaya başlarım. Okurum da. Fakat bazen saatlerce yazarım. Ailemin resimlerine bakarım. Onların fotoğraflarına bakmak, büyük ve hareketli şehirlerde kaybolmamı engeller. Kim olduğumu ve beni kimlerin beklediğini unutmak istemem.

Film de seyrederim. Film seyretmek güzeldir. Sözgelimi Almanya’da otelin sakin lobisinde sevdiğim bir filmi seyretmek benin için harika bir şeydir.

İşte bunlar benim gurbette yapmayı sevdiğim şeyler. Sizler neler yaparsınız? Bana yazın. Bekliyorum.

-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------


GELENEĞE YASLANMAK

Yurt dışında gezilere gittiğimde bir şey çok dikkatimi çekti. Özellikle Malezya’da ve Çin’de dikkatimi çeken şey, her şeyin bir şekilde geçmişle ilintili olmasıydı. Aynı şeyi Almanya’nın değişik kentlerinde de gördüm.

Honk Kong’ta gördüğüm bir gökdelenin Malezya’da gördüğüm bir gökdelenden farklı olduğunu söylesem size çok çarpıcı gelmez değil mi? Ama İstanbul’u aklınıza getirin ve bunun üzerinde tekrar düşünün derim. İstanbul’da yüksek bir binaya baktığınızda Osmanlı izlerini görüyor musunuz? Ben göremedim, belki de mimar olmadığım içindir. Ama nasıl oluyor da Malezya’daki bir gökdelenle Hong Kong’taki ya da Schenzen’deki gökdelenlerin farklı olduğunu anlayabiliyorum? Demek ki aralarında bir fark var.

Bu durum beni üzüyor. Osmanlı hayranı olmamız gerekmiyor. Ama Osmanlı hayranı “olmamak” zorunda da değilim. Bir Çinliyle ya da Almanla konuşurken arkadaki mirası “gümbür gümbür” hissediyorsunuz, neden ben geçmişimi “cami avlusuna” bırakayım. Yabancıları ülkeme konuk ettiğimde onlara ne anlatacağım, bizi bir gün sokakta bulduklarını ve geçmişimizin karanlık olduğunu mu? Yabancı misafirlerimiz İstanbul’a neden geliyorlar? Hamburger yemeye mi? Bir keresinde Üsküdar’da cami avlusunda iki İspanyol turiste rastlamıştım. Birisi mimardı ve bana Mimar Sinan’ın çalışmalarıyla ilgilendiğini söyledi. İstanbul’a onun için gelmiş. Ben de çok sevinmiştim, “sağ olsun, Mimar Sinan” diye içimden geçirmiştim. Evime konuk ettiğim yabancı misafirler, bana hep geçmişimizden, köklü özelliklerimizden söz açıyorlar. Evdeki modern araçlar değil, hat yazıları, tezhipler v.s. ilgilerini çekiyor. Düşünün bir yabancı bir ülkeye neden giderdiniz, sizde olanları görmek için mi?

Elbette, zaman zaman yabancı bir ülkede size ait şeyler bulmak hoş oluyor. Bir bardak çay ya da Türk mutfağını görebilmek hoş. Belki daha hesaplıysa alışveriş yapmak da harika oluyor. Ama genel olarak, yabancı bir ülkede benim aradığım hep farklı olan ve geçmişi olandır.

Bunları neden anlatıyorum açıklayayım. Neşet Ertaş dinlemekle köylü olacağını sanan, modern olduğunu ispatlamak için delice çırpınan insanlar görüyorum. Keyif aldığı için değil, muhafazakar olmadığını göstermek için sarhoş olana kadar içen insanlara rastlıyorum. Bu üzücü bir şey. Keyif almak için değil de, modern olduğunu göstermek için içmek ya da buna benzer bir şey yapmak bana çok garip geliyor. Aksine ilkeleriniz olduğu için içmemek ya da başka bir şeyi yapmaktan kaçınmak, insanlarda saygı uyandırıyor. Aslına bakarsanız, paylaşmak için değil, sizi kendilerine benzetmeye çalışmak için çırpınan insanlarla görüşüyorsanız, dikkatli de olun derim. Ben bu tür insanların görünmeyen başka bir amaçları olduğunu düşünmüşümdür her zaman.

Paylaşmak çok farklı bir kavramdır. Sözgelimi Çinlilerle yemek yerken çubuk kullanırım, eğlenceli olur, hoşlarına gider. Bana karşı daha açık olurlar. Fakat çubukla yemek yiyişim, Çin kültürüne karşı kör bir hayranlık duyduğum için ya da çatal-kaşık kullanmaktan utandığım için değildir.

Bunu dil öğrenmeye benzetiyorum. Kendi ana dilini gerektiği kadar bilmeyen, onu hissedemeyen başka dillere de saygı gösteremez ve fazla da öğrenemez. Yabancı kültürleri takdir etmek de önce kendi kültürünü tanımaktan geçiyor. Geçmişi her şeyiyle onaylamak zorunda değiliz, ama tanımamız gerekiyor diye düşünüyorum.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------


TRENLE GURBETİN İÇİNDEN GEÇMEK

Çocukluğumdan beri trenle uzun yolculuğa çıkmadım. Ama o duyguyu hep özledim. Özellikle pencere kenarına oturmak ve geçip giden manzaraları seyretmek çok güzel bir fikir gibi gelirdi bana. Hele bir de kar ya da yağmur yağıyorsa değmeyin keyfime!


Bu keyfi uzun yıllar sonra, gurbette yakaladım. Bir kere Hong Kong’tan Çine giderken iki saatlik bir yolcukla. Ve yakın zamanda da Almanya’nın Berlin kentinden Nurnberg’e giderken altı saatlik bir yolculukta bu fırsatı yeniden yakaladım.

Trenler, raylarında tıngır mıngır giderken kenti ve insanları hazırlıksız yakalar. Otobüsle ya da arabayla seyahat ederken, düzenli yollardan, biraz daha insanların organize olduğu yerlerden geçersiniz. Ama tren, biraz daha ıssız ya da beklenmedik yerlerden geçer. Tarlalardan, kentin içinden, binaların arkalarından geçip gider. Gördüğünüz manzara, bir otobüste göreceğinizden biraz daha farklıdır.

Berlin’den Nurnberg’e trenle gecenin içinden geçip giderken, biraz daha farklı şeyler hissettim. Trenin kafe bölümüne geçtim ve kendime bir kahve ısmarladım. Arkasından uzun zamandır okumanın ve gözlem yapmanın getirdiği aşkla yazmaya başladım. Gerçi gecenin karanlığında uzaklardan ya da yakından geçen ışıklardan başka bir manzara yoktu. Kar ya da yağmurda yağmıyordu. Yağmur olsaydı, hiç değilse tıpırtılarını duyabilirdim. Fakat geceden ve trenin tıkırtısından başka bir şey duyulmuyordu. Yazarken bir yandan da bir şeyler dinlemek bende bir alışkanlıktır. Neşet Ertaş’ın yalan dünya adlı türküsünü dinlemeye başladım. Tekrar tekrar çalıyordu aynı türkü değiştirmek istemedim.

Gecenin karanlığı içinde ilerleyen uzun bir trenin loş kafesinde yazmak benim için çok farklı bir deneyimdi.
Gurbet, gece, tren ve Neşet Ertaş! İnsan ilham verecek daha ne ister ki? Benim için kısa süreli, hüzünlü olan bu süreci devamlı yaşayanları düşündüm. Gurbet, sizin kontrolünüzde ve kısa süreli yaşanırsa, elbette çok güzel bir deneyim. Ama mecburen ve yıllarca yaşanan loş bir tren yolculuğuna dönüşürse, o başka bir sancı.
Siz de gurbeti bir tadın derim. İnsan, zamanla her şeyi kanıksıyor, değerini unutuyor. Gece ve uzun bir gurbet yolculuğu size de iyi gelecektir.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------