Saturday, August 23, 2008


YURT DIŞINDA EDİNDİĞİM BAZI DENEYİMLER VE BUNLARDAN ÇIKAN BAZI İP UÇLARI

Yaptığımız her şeyden sorumluyuz. Bundan kaçamayız. Bunu yurt dışında daha çok hissediyorum. Mutlak anlamda özgür değiliz. Aksine beni bağlayan şeyler olması, hayatıma anlam katıyor. Madem ki yurt dışında bile mutlak anlamda özgür değiliz, nelere dikkat etmemiz gerektiği hakkında hem kendi deneyimlerimden hem de başka insanları takip ederek öğrendiğim bazı ip uçları vermeye çalışacağım.

İster toplantılara isterseniz toplantılara katılın, bu tür yerlere sadece siz gitmiyorsunuz, kimliğiniz de gidiyor. Ne yaparsanız yapın, yaptığınız her şey ülkenize mal edilebilir diye düşünüyorum. Bu bağlamda bir tek insanın bile benim yüzümden ülkeme ve geleneklerime karşı kırgınlık yaşamasını istemiyorum. Abartmadan, nazik ve anlayışlı olmaya çalışıyorum. Hoşumuza gitmeyen şeyleri nazik bir dille reddediyorum. Bir tercüman olarak ta çok dikkatli olmam gerekiyor.

Sözgelimi, etrafımdaki insanlar Türkçe bilmiyorlar diye normal şartlarda söylemeyeceğim şeyleri söylemem. Çevirmenliğini yaptığım insanlara da bunu önermem. Çünkü beden dilimiz, bizi hemen ele verecektir, bunu farkındayım. Şunu unutmayınız, insanlar sahtekarlığın ve yapaylığın kokusunu her zaman alıyorlar. İletişim kurmak için tek aracın dil olduğunu düşünmek büyük bir yanlış olur. Eliniz, ayağınız, bedeniniz aleyhinize tanıklık edebilir. En iyisi dürüst ve içten olmaktır. Bu, her şeyi söyleyelim, her şeyi ortaya dökelim anlamına gelmez. Sadece samimi olmamız gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum.

Özellikle yurt dışında kendimi ve etki alanımı küçük görmem. Benim yüzümden bir insanın ülkeme kırgın olması ya da benim sayemde ülkeme sempati beslemesi azımsadığım bir şey değildir. Ev sahibinin hoşuna gitsin diye her şeyi kabul etmediğim gibi bunu belirtirken kibar bir dil seçerim. Ama sebeplerini açıklarım. Hoşuma gitsin gitmesin, iyi niyetle yapılan her teklife teşekkür ederim. Çünkü karşımdaki iyi niyetlidir ve kendince bana iyilik yapmak istemektedir. Sıra dışı bir kabalık v.s. yapılmadığı sürece sert tepki vermem.

Yanıma Türkiye hakkında dergiler alırım. Tanıştığım insanlara bu yayınları vermeye çalışırım. Bu çabam, her zaman takdir görür. Ülkesini seven insanlar, her yerde saygı duyulur, takdir edilirler. Sohbet konuları açılır. Ayrıca ülkemde yapmadığım şeyleri, yabancı ülkelerde de yapmam. Bu iç bütünlüğüme zarar verecektir. Aynı zamanda diğer insanlar bunu hissederlerse, ister istemez size karşı negatif duygular besleyecekledir.

Çocuklara, bayanlara karşı özellikle dikkatli davranmaya çalışırım. Bu çok önemli bir noktadır. İnsanlar, çocuklarına ve eşlerine karşı dikkatli ve düşünceli davranan insanlara karşı saygı duyuyorlar. Tabi ki bu dikkat ve ilginiz, ülke geleneklerine uygun olmalıdır.

Nerede olursak olalım, diğer insanları öne çıkarmaya çalışırım. Asıl kişi ben değilimdir, diğer insanların önemli hissetmesi önceliğimdir. Bana bakarak konuşan insanların dilini anlamasam bile onların yüzüne bakar ve dinleyerek kafamı sallarım. Bu konuşan kişiye saygının ifadesidir. O da onun sözlerini tam olarak anlamadığımı bilir, ama ona saygı duyduğumu anlar. Daha sonra da bu konuşmayı tercüme eden kişiyi de aynı şekilde dinlerim. Ben konuşacaksam, genellikle tercüme yapan kişiye değil, hitap ettiğim kişiye bakarak konuşurum. Onun sözlerimi anlamadığını bilirim, ama onunla konuştuğumu hissetmesine, duygularımı anlamasına yardımcı olmaya çalışırım. Fakat üzerinde konuştuğumuz şey çok ayrıntılıysa ya da teknik bir konuysa, konuşurken daha çok çevirmene bakarım.

Ben, öncelikle insanım. Ne yaparsam yapayım ait olduğum bir ülke var. Bunu bazen göz ardı etsem, zaman zaman unutsam da, başkaları unutmuyor, bunu farkındayım.
-----------
www.savassenel.com
-----------
Yorumlarınız için:
savassenel@yahoo.com
MSN: savassenel@hotmail.com

No comments: